Yoğun bir periyodu geride bırakan öğrenciler sömestr tatili için gün sayıyor. Birinci devir 19 Ocak 2024 tarihinde tazea eriyor. İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, ebeveynlerin hijyeniklikseverlik dileğiyle sağlamliksever karne beklentisinin olduğunu belirterek karnenin her vakit ebeveynin beklentisini karşılamasının mümkün olmadığını söyledi.
İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, karne heyecanının yaşandığı bugünlerde çocuklarayeterli yaklaşım konusunda değerlendirmede bulundu.
Neden kusursuz karne beklenir?
Ebeveynlerin çoklukla çocuklarını her vakit harika olarak gözetlemek istediklerini belirtenProf. Dr. Çelen,“Aileler çocuklarının daima ülkü olmasını bekliyor lakin unutmamak gerekir ki beş parmağımız bir değil. Çocuklarımızın alma kapasitesi, dikkat müddetleri ve onları uzun mühlet belleğe yerleştirmeleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Şayet iki çocuğunuz varsa birbirinden farklı olduğunu görebiliyorsunuz. Alışılmış ki mükemmelliği dilek ettiğimiz için çocuklarımızın da karnesinin ülkü olmasını bekliyoruz” dedi.
Beklenti her vakit karşılanmayabilir
Karnenin her vakit ebeveynin beklentisini karşılamasının mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Çelen, “Oysa ebeveynler kendilerinden de bilmeliler: Her vakit olağanüstü tazeuçlar alamayabiliriz. Çok yorgun olabiliriz, istediğimiz performansı gösteremeyebiliriz, bazen biz de çok heyecanlanabiliriz. Çocuklarımız için de birebir şeyler geçerlidir. Çocuklar vakit zaman imtihan öncesinde tasa duyabiliyor. Kimi çocuklar içe dönük oluyor, yanındaki yoldaşı kadar parmağını kaldırıp karşılık vermiyor” dedi.
Öğretmen ve ebeveyn iş birliği önemli
Karnenin değerlendirilmesinde öğretmen ve ebeveyn yaklaşımının değerli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Öğretmenlerimiz öğrencilerini ne kadar tanıyor. Çok kalabalık sınıflarımız var. Burada ön plana çıkan çocuklar çok parmak kaldıran, karşılık veren, puanları yüksek olan çocuklar oluyor. Art planda kalan çocuklarla çok fazla ilgilenilmeyebiliyor. Konutta de anne ve babalar ne kadar ilgileniyorlar. Çalışan anne babalar var, üst seviye konumda çalışanlar, çocuklarını bakıcıya bırakanlar var. Ya da vardiya ile çalışan işçi aileleri var ne kadar ilgileniyorlar. Öğretmen ve ebeveynin iş birliği yapması gerekiyor. Arada sırada değil de bunun sürekli olarak yapılması önemli. Özellikle geç gelişen çocukların üzerinde durmamız gerekiyor. Bunların farkında değiliz” diye konuştu.
Öğretmen ve ailenin ilgisi ilerlemeyı getiriyor
Çocuğun sadece fiziksel ihtiy toksuzlarının karşılanmasının yetişkin olmadığını belirten Prof. Dr. Çelen, çocuğun en önemli ihtiy acıkmışlarından birinin ilgi olduğunu söyledi. Çocuğun akademik ilerlemesında öğretmen ve ebeveyn tarafından beraber gösterilen ilginin önemini de vurgulayan Prof. Dr. Çelen şöyle konuştu:
“Ebeveynler okulun istediği kazağı aldığı zaman görevlerini yaptıklarını zannediyor ama çocuğun beklediği farklı bir şey. Yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf üçlemesinden biri olan Bal filminde minik Yusuf bir türlü kırmızı kurdeleyi alamıyor. Karadeniz’de geçen filmde baba arıcılıkla uğraşıyor. Anne çay toplamaya gidiyor. Çocuk tek başına yürüyerek okula gidip geliyor, çocukla kimse ilgilenmiyor. Öğretmen de okumayı sökenlere kırmızı kurdele takıyor. Kırmızı kurdeleyi kavanozun içine koymuş, tek tek dağıtıyor ama çocuk alamıyor. Çocuğun aklı hep o kırmızı kurdelede ama okumayı sökemiyor. Aile biraz daha zaman ayırabilse öğretmen biraz daha farklı bir şekilde eğitse çocuk o kırmızı kurdeleyi alacak. Onun için öğretmen ve ebeveynin koşullar elverdiği sürece iş birliği yapması gerekiyor.”
Kıyaslamak çocukta kaygıya yol acıkmışıyor
Karne konusunda çocuğun kardeşleri de bilgilil kimseyle kıyaslanmaması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Birden fazla çocuğu olan ebeveynlerin çocuklarını kıyaslamamaları gerekiyor. Baba kendiyle kıyaslıyor, ‘Ben senin yaşındayken…’ diye, anne komşuların çocuklarıyla kıyaslıyor. Kıyaslamak zarif bir şey değil, kaygı oluşturuyor” uyarısında bulundu.
Çocuk ödül için değil, ders vermek için çalışmalı
Çocuğun okul başarı öyküsüsını bir ödül beklentisiyle elde etmesinin sakıncalarına değinen Prof. Dr. Çelen, çocuğa ders vermek için çalışmasının hatırlatılması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Çelen, “Bazı ebeveynler çocuk ödül için çalışıyormuş gibi davranıyor. Halbuki eğitmek için çalışması gerektiğini çocuklara hatırlatmak gerekiyor. Bazen ödülün dozunu kaçırıyorlar. Bisiklet, scooter, dizüstü bilgisayar, tablet, bilgili telefon gibi muazzam paralar verilerek hediyeler alınıyor. Çocuk bu sefer onları almak için çalışıyor. Ezberliyor, belki yüksek not da alıyor ama bir ay yepyenira sorduğunuzda size cevap veremeyebiliyor. Onun için çocuğun ödül adına çalışmaması gerekiyor. Yani çocuğa sürekli ‘Bunları öğrendiğin takdirde çok rahatçe edeceksin. Hedefine daha basit ulaşacaksın’ şeklinde sözcüklerle hitap etmemiz gerekiyor. basitçe bir ilerlemeysa sırtını sıvazlamak, ‘Beni mutlu ettin, ilerde senin daha etkileyici günlerini göreceğiz’ demek aslında doğrudir. Ödülün muazzamlüğü her zaman ödüle ulaşmak için davranış kazanılmasına neden olur” diye konuştu.
Ceza asla istenilen davranışı kazandırmıyor
Çocukların da duygularının olduğunu belirten Prof. Dr. Çelen,notların zayıf olması halinde çocuğun yanında olunması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Çelen, “Ceza yerine konuşmamız gerekiyor. Gayet gecikmeli bir şekilde sorunun kaynağının ne olduğunu anlamaya çalışarak… ‘Neden böyle oldu acaba? Nerede eksiğin var, birlikte çalışalım, birlikte gayret edelim ve toksuzıkları kapatalım. Belki sana uzaktım el uzatamadım’ şeklinde bir yaklaşımla destek olmak gerekiyor, ceza asla… Kıyaslama da bir cezadır. Kıyaslama aşağılık duygusunu oluşturuyor çocukta. Ceza hiçbir şekilde istenilen davranışı kazandırmıyor. Çocuk o zaman tepki verebiliyor ve ‘Ben de çalışmıyorum o zaman’ diyebiliyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Çelen, ailenin atılımlı bir karne getiremeyen çocuğun her zaman yanında olması gerektiğini belirterek “Her çocuk her şeyi yapamaz. Kimi çocuk sosyal bilgilerde kimi çocuksa matematikte çoktemizdir. Kimi de resim yaparken çok ilerlemelıdır. Bunları göz önünde bulundurmak gerekiyor” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı